9 Ocak 2019 Çarşamba

yeşillik

bazen ciddi şekilde ağaç olmak istiyorum. tohum olduğum andan tut da kesilip yakıldığım dakikaya kadar hayal ediyorum. sevdiğim cins bir ağaca denk gelirsem karşısına oturup izliyorum. sevdiğim cins akasya oluyor bu arada. söğüt de olur. mühim değil. diyelim ki çınar. o da olumlu. ancak meyve ağacı olmak istemem. birincisi çocukken kayısı ağacından düştüğüm için. ikincisi de meyve vermesem beni kimse sevmeyecek gibi hissederim. taşlarlar beni. neme lazım. kavak da olmaz benden. sesim güzel değil. selvi bir ihtimal. palmiye de mümkün. ceviz meyve mi bilmiyorum ama en uykucusu o bence. benden iyi ceviz olur. tam cevizlik tip var bende. hatta hangi ağaçsın diye bir test olsa. ceviz çıkarım. yüzde doksan bu böyle. yüzde onu da insan olduğum için kestim. insanlıktan nasibin ancak yüzde on oranında alındığını belirtmek istedim orada. fakat iyi belirtemem ben. ancak yüzde on.

ağaç olmakla ilgili çeşitli hedeflerim var ki bunlardan ilki. çorak bir arazideki tek ağaç olmak. herkesi merakta bırakmak. hayrete sürüklemek. zanda bulunmaya zorlamak. bu ağaç suyunu nereden alıyor diye düşünsün görenler. çevre mezralara giderken. uzaktan da olsa oha lan ağaca bak desinler. ben de onlara bakmak isterdim ama bu hedefim için geçerli olmak üzere. bakacağım tek yer gökyüzü. yoksa sıkılırım. yalnızlığımı fark ederim. ne işim var benim burada derim. diye düşünüyorum. ki neme lazım. ikinci en büyük hedefim. bir köye yakın küçük bir tepede üç beş tane ağacın en büyüğü olmak. ve bu ilk iki hedef için cinsimin bir önemi yok. ağaç olmak yeterli. cinsçilik yapmıyorum. gençler gelsin gövdeme dayansın. büyük hayaller kurulsun gözümün önünde. windows doksan sekiz kullanmış efsane olmayan neslin masa üstünde sıklıkla karşılaştığı o ağaç gibi bir şey bu ağaç. ancak biraz daha vicdanlı. mesela üç yıl önce gövdesine isim kazıyan sevgililer ayrılırken ağlıyor. dalına çıkıp da düşünen köyün delikanlısı. muhtarın oğlunu teke tekte dövebilen. görece durumu kötü ancak mert ve yağız genç askere giderken el sallıyor. kuşlar göç ederken hüzünleniyor. ilkokulda zil çalar çalmaz kendine doğru koşan çocukları kucaklıyor filan. bu böyle bir ağaç. üçüncü en büyük hedef. yazlık bir çay bahçesine gölge sağlayan ağaçlardan birisi olmak. ve sanırım burada çınar olmak biraz kaçınılmaz. bu sebeple çınar olmayı kabul ediyorum. ya da en azından çınar olmakta bir beis göremiyorum. çünkü daha büyük hayallerim var. büyük resim var. o resimde ancak çınar olabiliyorsam. bunda bir sakınca görmüyorum. asıl sakıncalı durum da şu sanırım. resmi çizen ben olduğum halde. kabullenmem. bir resim çiziyorsam ve bu bir yazlık çay bahçesi olacaksa çınar ağacı kullanmak zorunluluğunu hissetmem. sonra da kabullenmem. nihayetinde de uygulamam. buradan benden sanatçı olamayacağı ve eğitim sistemimizden sanatçı çıkamayacağı anlaşılabilir. ama dediğim gibi bu ancak ve ancak yüzde on oranında belirtilebilir. aslında içimden geçen rakam sekizdi. eğitim sistemi beni yuvarlama yapmaya da zorluyor. içimden atamadığım bir yuvarlama yapma dürtüsüyle hayatımı etkileyecek sınavlara girdim. sonuç bu. ağaç olma hayalleri kuruyorum. neyse. yazlık çay bahçesinde çınar için en büyük beklenti. ince belli çay bardağından çıkan karıştırma sesini dinlemek. oralet daha makbul olsa da. bu çay da olabilir. soğuk içecekler içinse diyecek bir şeyim yok. çay harareti alıyor diyorlar. şehir ya da çay pazarlamacıları efsanesi olabilir. tavla izlemeyi de severim. bunların hepsinin dışında. insanların oturmadığı masa ve sandalyeleri izlemek de ayrıca keyif verir bana. ve bir masaya da insan oturmasın lütfen. yer sofrasına basmak gibi geliyor bana. kime ne. dördüncü büyük hedefim. yürüyüş yolunda bir ağaç olmak. ki burada yürüyüş yolunun ne olduğunu izah etme zorunluluğu doğuyor. kısaca insanların yürüdüğü ve sadece yürümeye tahsis edilmiş bir yol oluyor. ancak benim dördüncü büyük hedefim için. belirli bir şehirde. bu belirli şehrin tam ortasında. ve tam ortasında bulunduğu bu şehirde son derece önem arz eden. önceden tren yolu olarak kullanılmasına rağmen son üç on yıldır insanların üzerinde yürüdüğü yol oluyor. bu yürüyüş yolunun herhangi bir yerinde olabileceğim gibi kendi seçtiğim ve şu anda koordinat vermekten başka bir şey yapamayacağım üç belirlenmiş noktada da olabilirim. bu belirlenmiş üç noktadan birini feda edebilsem bile diğer iki noktadan vazgeçemiyorum. sanırım tam da şu anda. aynı anda iki ağaç olabilme ihtimalleri üzerine düşünmeye başlamalıyım. ihtimallerin fazla olması insanı bölünmeye zorluyor. bu zorluk belirli bir his uyandırıyor. bu his belirli bir kabul oluşturuyor. bu kabul de belirli bir uygulama alanı buluyor. zorunda kal. hisset. kabullen. uygula. sistem bu. tabii son zamanlarda. umarım anlaşılıyordur. ya da daha açıklayıcı olma gayreti içerisine gireyim. mesela insanlardan bir şey seçmesini isteyeceksin. önce zorunluluk oluşturmalıyım. sonra bu zorunluluk insanlarda belirli bir his uyandırmalı. akabinde insanlar bu hissi kabullenmeli. en sonunda da uygulamaya geçerek seçimini yapmalı. bu daha da detaylandırılabilir aslında ancak hem ağaç olayından fazla uzaklaşmak hem de bu saçmalığa yaklaşmak istemiyorum. tercih meselesi tabii. isteyen istediği şeye uzak olabilir. uzak durabilir. yaklaşmayı deneyebilir. yine de tercihler fıtrata uymalı. sırıtmamalı. geçmişten gelerek. geleceğe uzanan bir köprünün altından geçen bir kayık olmalı. sal da olur. romantik isen gondol da ayarlayabiliriz. fırça elimizde. büyük resmi biz çiziyoruz. bunu unutmadan yolumuza devam edelim. yürüyüş yolunda bir ağaç olmak en büyük dördüncü hedefim. koordinat bile verebilirim. belirlediğim üç noktadan özellikle ikisinde sık sık ağaç olma denemeleri de yaptım. yaklaşık yarım saat hareket etmeden durdum oralarda. ayakta. kollarımı açarak bir iki dala sahip olma hissi de yaşamak istedim ama fazla da garipleşmeyi göze alamadım. yine de şunu söyleyebilirim. dünyada çekilebilecek en güzel filmleri. en ön sıradan. istediğin yükseklikten. ve aşırı boyutlu şekilde izleme şansına o iki noktada ağaç olarak ulaşılabilir.

neyse. durağıma yaklaştım. kısaca şunları ekleyebilirim. bu dördünden başka seksen dört tane daha ağaç olmakla ilgili büyük hedefim var. toplamda seksen sekiz hedef durur bir köşede. günün birinde lazım olursa diye. tedbirli olmak lazım. hepsini daha detaylı. daha can sıkıcı, ve daha `'bu ne kardeşim' `şeklinde anlatabilirim aslında. ve bu dördü için bile yeterince yapamadım bunları. dallardan ve yapraklardan bahsetmedim. kökler ile ilgili birkaç husustan da bahis açmadım. bir eşeğin nalına sıkışmış bir tohumun tam da hayalimdeki noktada naldan kurtularak aniden filizlenen başlangıcına da şahit olmadık. ki bunlar olsaydı bile. seksen sekiz serzeniş. seksen sekiz iç çekiş duyabilirdim. ancak derdim ağaçları anlatmak olmadı hiç. ağaçlardan bahsetmek isteyen birine dahi sınırlar çizdiren. ne dediği anlaşılmayan. tutarsız. çarpık. ve iki yüzlü bir sistemin tek bir yüzünü göstermekti. diğer yüzü ise gösterilemez. çünkü o yüz her şekilde çıkabilir insanın karşısına. dikkat etmek lazım.

2 yorum: