8 Şubat 2017 Çarşamba

kelime enflasyonu

bir yazıya başlamak zor. bitirmekse imkansıza yakın. en son noktanı koydun diyelim. yine de bitiremiyorsun kafanda. en azından ben yapamıyorum. yazdıklarıma yazı. en sondaki karanlığa da nokta diyebilirsek tabii. hemen her şeyin ön koşulu var galiba. her kelimenin. her noktalama işaretinin. öncesinde biraz bir şeyler olmalı ki sen o kelimeyi kullanabil. noktanı koy en sona. kelime kullanabilme eşiği olmalı. sarf etme ölçütleri olmalı. bazı kelimelere yazık edildiğini düşünüyorum. amansız şekilde kullanılmalarından. marjinal diyetlere tabii tutulmalarından. melankolik açlığa aperitif olmalarından. dertliyim. savruk kelime kullanımından.



yağmurun bir ihtişamı var. kar daha asil.  bulutlar karanlık yer yer. güneşinse ruhu. ve ruh demek hayat demek. işte hayatın da başlangıcı var. sonu var. başı sonu olmayan şeyler de var. sebepsizce bir anda beliren bir şeyler muhakkak oluyor. önüne geçilemez. durdurulamaz. engel olunamaz.

kelimelerin de kifayeti var. belki de bundandır kifayetsiz kalan kelimeler herhangi bir anlam bulamıyor. sadece yankı. o kadar. benim kelimelerimin kıyafetleri de var. hem de hava durumuna göre giyiniyorlar. bazen canları sıkılıyor. yazlıkları kaldırıyorlar. konuşurken üşüyorum. yazarken soğuktan ellerim titriyor. bir kış sabahına uyandırıyorlar beni temmuzun sonunda.

uykuluyum ama uykudan bahsetmek istemiyorum. özlüyorum ama özlemden de bahsetmek istemiyorum. yorgunun ama bu da değil anlatmak istediğim. karnım aç mesela ama açlıktan da bahsetmek niyetinde değilim. yemekleri de anlatmayacağım. yani var olan ve ihtiyacım olan şeyleri değil de olmayanlardan bahsedebilirim biraz. çok değil ama bir nebze belki. o da canımın istediği kadar yani. bir kaldırım taşına oturup sigara içmeyi ne kadar istiyorsam olmayan şeylerden bahsetmeyi de o kadar istiyorum aslında. yokluk da bana hep uzaklık gibi gelir zaten. aslında vardır bir yerlerde ama sana uzak filan işte. ulaşamayacağın kadar uzak hem de. bu uzaklık da mesafe ile alakalı değil. elindeki araçların ulaşım için olan elverişsizliğinden bütün bunlar. yani sen de bir araçsın aslında. bedenin filan böyle. komple araç işte. ellerin. gözlerin. bir de tabii beyin. düşünerek ulaşılabilecek şeyler var. başı sonu olmayan. ipin ucunun kaçması gereken.

bu araçların elverişsiz kullanımından bıktım artık. gerçekten beyin sahibi olmayan düşünmesin. ya da beyin sahibi olmayan kişinin yaptığı eyleme düşünmek denmesin. bir yerlerde düşünmenin ölçüsü ile ilgili bir şeyler ortaya atılsın. çoğunluk tarafından kabul görsün. ben de kurtulayım. bir derdim daha eksilsin filan işte.

neyse. gözlemliyorum. sadece bunu yapabiliyorum son günlerde. yaşamak çok yorucu geliyor hatta yalnızca uzaktan öyle görünüyor. denemiyorum bile çoğu zaman.yaşamayı. belirli bir zandan öteye gidemiyor yaşamakla ilgili düşüncelerim. uzaktan yorucu bir şeymiş gibi gözüküyor sadece. nefes alıp vermekten. beslenmekten filan bahsetmiyorum. bunların yanına bir şeyler ekleyerek olayı anlamlandırmaktan bahsediyorum. daha doğrusu çalışıyorum. bahsetmek bile yorucu. yeri geldiğinde de bıkkınlık verici. zaten neden öyle olmasın ki.

gecenin kendine has sesleri var. gündüzün kendine has seslerini duymamıza engel olan yapaylığın yokluğu.

bir zaman. bir yerlerde. birisi bir şey yazdığında. geceden ve gündüzden bahsetmez ise. belki de o vakit. daha kolay olabilir yaşamak. dediğim gibi işte gözlemliyorum. ama sadece gündüzleri yapabiliyorum bunu. birlikte hayatımızı tükettiğimiz insanlar. tam olarak ne için tükeniyor her gündüz. ve her gece ne için dinleniyor. işte dinlenmek de buradan gelmiş olmalı. gerçek bir yokluğu dinleyerek yeni bir günde tükenmeye hazırlanmak. ben dinleyerek değil de düşünerek dinlenenlerdenim. düşünürüm. bir sonraki gündüzümü ne için tüketmeliyim. ne uğruna feda etmeliyim. sonunda bir karar veririm. uyumak da olabilir. başka bir şehre gitmek de. bir odada oturmaya da karar vermek mümkün. anlamsız bulduğum şeyleri gözden geçirerek biraz bir şeyler aramak da. hemen her şey mümkün işte hayatta. karar vermek gerek. dinlenerek. dinleyerek. yoklukta ama. varlıkta karar vermek daha zordur. neden daha fazla zorlaştıralım. yok etmek kolaymış gibi hem de.

aynı anda yapmak da mümkün. ancak aynı anda yapılan işlerin önemi azalır. vakit ayırmalı. bir işi yaparken. ve bu önem verilen bir iş ise. bütün odağın bir noktada toplanmalı. böylesi hem daha güzel. hem daha verimli. hem de bilmem ne işte. bir iki olumlu sıfat da sen ekle gitsin. işte bazen de böyle. olumlu bir şeye sıfatlar hep eksik gelir. üç beş tanesini arka arkaya sıralamak. vakit kaybıdır. olumlu olan şeye yapılan bir ayıptır. bunları yapmamak lazım. faydasız bir kere. neyse. şu vakit ayırma işi önemli. biraz zaman verelim. kendimize. bir işi yapmak için. layıkıyla ama. sonra da diyebilelim ki. oldu be. yaptım işte. bu kadar olur. yoldan geçerken uğramayalım mesela. aklımıza gelince sesini duymayalım. aklımızdan çıkmasın. yolun sonu zaten orası olsun. belki de bundandır. geç kalırım. her işe. vakit ayırırım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder