18 Şubat 2019 Pazartesi

vaki

alışmak çok acayip bir şey. maruz bırakılan herhangi şeyi tam tersi istikamete çevirme kabiliyetine sahip. varlığına alışılan şeyin yavaşça ve sinsice yok olması gibi. ya da. yokluğuna alışılan şeyin yine son derece sinsi şekilde var olmaya yeltenmesi. yokluk nasıl var edilir diye bir şey sorsalar. ki soran da oluyor. mazinin. geleceğin. hayallerin. heveslerin. acıların. ya da daha somut şeylerin değil de fikrin meze edildiği sofralarda. alışın diyorum. yokluğa. böylelikle var olacak. daha görünür. daha hissedilebilir. ve hatta daha sevilebilir şekilde çıkacak karşınıza. inanmıyorsanız. inanmayın. şu ana kadar inandığınız şeyler yeter bence. inanmıyorsanız bana. inandıklarınızı gözden geçirin. daha sıkı sarılın inançlarınıza. bana inanmaktansa. kır papatyalarının cemre ile olan ilişkisini tekrar düşünün. emin olmasam da. daha faydalı olabilir. en azından papatyalara. 

köşe başlarının iki düzlemi birbirine bağlamaktan öte görevlerinin olması gibi. ya da işte. büfelere ev sahipliği yapmasının saçmalığındaki acımtırak tutsaklık gibi. baktığımız yere göre değişebilecek keyfiyetlerin sonsuz sahipleniciliği. üstelik. bir köşe başının mevcudiyeti uzaktan bakarak anlaşılmaz. herhangi köşenin başında bir süre nefes almak gerek. hatta. bir köşe başının çekilebilir onlarca fotoğrafı olabilir. ki fotoğrafı çekilemeyecek onlarca köşe başı da olabilir. mesele işte. bu ikisini aynı anda barındıran. tek bir köşe başı ile karşılaşabilmekte. zaten. marifet karşılaşmakta olsaydı. o kadar da marifet olmazdı. karşılaştıklarımızı fark edebildiğimiz. karşılaşmadıklarımızı da tasnif edebildiğimiz ölçüde varız. ve bu varlık öyle bir tane ki. alışmak suretiyle yok olmaktan çok artarak iki. üç. bilmem kaç varlığa yükselebilir. 

sevmek. kişinin kendisini nesneleştirmesinden başka bir şey değil. iradenin teslimiyeti. mahkumiyet. muhtaçlık. ve sahici bir mutlakiyet. öte yandan. kişi nesneye dönüştükçe. karşısına çıkanları özneleştirme gayretine giriyor. yoksa hayat da denilen cümle eksik kalır. kimin ne yaptığını belirlemek zorlaşır. işte bu da. özne olmakla alakası olmayan tümleçlerin. hak etmediği ögeler seviyesine çıkmasına olanak tanır. sonrası silgi arayışı. üst karalayış. kağıt buruşturuş. bir yığın mesnetsiz ve yarım yamalak cümlenin doğumu. bunca ifadesizliğin arasında. kaybolan özneler var. sıra gelmeyen nesneler. belirtilmekten rahatsız. belirsizlikten bezgin. kılcal sancıların bir sinir ucuna denk gelmesi. üst üste dizili kitapların. tozlanmaya başlaması. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder