bazen sırf merak ettiğim için yazıyorum.
bittiğinde bu yazma işi. bunları da nereden çıkardım acaba diye şaşıyorum. en
ufak bir fikrim bile yokken ve fikir sahibi olmak sanılandan daha zor iken.
elime geçen ilk kalem kağıdı kullanma ihtiyacı hissediyorum. refleks ya da
alışkanlık denilebilir. kimisi bulmaca çözer mesela vakit geçirmek adına. ben
de yazıyorum. artık ne denk gelirse. başlayabilecek bir iki kelime bulabilirsem
yeterli. gerisi geliyor. gerisi artık. kendiliğinden diziliyor yan yana. alt
alta. hoşlarına gidecek bir düzen oluşturabilmeleri için serbest bırakıyorum.
hem akıldan geçenleri. hem de dünyaya kendilerini duyurabilmelerini sağlayan
kelimeleri. sigara içiyorum diyelim. yedi dakika sürecek bu eyleme bir yazı
iliştiriyorum. edebi bir kaygı gütmeden. imla bilmeden. içten geçen üç beş
kelime sıralıyorum. ya da kelimeler kendini sıralıyor. ortak bir karar da
alıyor olabiliriz. birimizden birinin sözü daha geçerli olacak diye bir kural
yok. herhangi bir kural da yok. ben böyle yazıyorum. bu şekilde yazmayı
seviyorum. ancak bu şekilde okumayı sevmiyorum. okuduğum her şey nizami olmak
zorunda. yoksa kırarım kalbini. yazanın. kendime kıyamadığımdan belki de.
yazdıklarımı hiç okumam. aralara bir iki nokta serpiştirilmiş kısa süreli
saçmalamalar olduğunu biliyorum. insan ne yaptığını bilmeli. bilmediği işi de
yapmamalı. en azından. yaptığını iddia etmemeli. bir şeyler olmalı. ve bu
olanlar isimlendirme eyleminden tenzih edilmeli. ayrı tutulmalı. bırakalım bir
şeyler de isimsiz kalsın. ölmeyiz bence. ecele tekabül etmediği sürece.
yazdıklarımın bir yerinde okuyanlardan özür
dilemeyi de ihmal etmem. hatta bu özür işini görev kabul ederim. sonuçta benim
saçmalıklarıma katlanmak adına vakit harcıyorlar. ki vaktin telafisi yok.
harcadın mı bitti. gitti. ikamesi mümkün değil. buraya kadar katlananlara önce
teşekkür ederim. sonra da özür dilerim. bundan sonra da çok önemli şeyler
yazmayacağım. vaktini kaybetmek istemeyenleri ikaz edeyim.
çay içiyordum ve bitti. son yudumlar
hakkında bir şeyler yazma niyetindeyim. belki bir yerden sonra aklıma başka bir
şey gelir ve başkaca yollara saparım. kelimeler sıvılaşır. bulunduğu kabın
şeklini alır. hatta süblimleşir. dağılır gider. bilemem. ki biliyorum diyen de
yalan söyler.
yudum dediğime de bakmayın. ben işin daha çok
tadım tarafındayım. son tadımlar hakkında bir şeyler yazacağım sanırım. zandan
öteye gidemeyen girizgahlarıma bir yenisini ekleme telaşına kapılmış da
olabilirim. ihtimal çok. bunların hepsini tane tane tespit etmek oldukça zor.
bakın teker teker olsaydı daha kolay olurdu. çünkü tane tanelik içerisinde bir
miktar titizliği de barındırıyor. ancak teker teker daha ziyade nicelik üzerine
kurulu bir ayrıştırma. bana göre ve aklın kabul edeceği ölçülerde. nitelik ve
nicelik bir arada bulunmalı. en azından biri uğruna diğeri hiçe sayılmamalı.
mesela kalabalık olalım da ne olursa olsun dememek lazım. son derece temiz
ancak incecik akan bir akarsuyun debisini artırmak adına pis suları akarsuya
karıştırdığınızı düşünün. debi uğruna berraklık feda edilir mi. yağmurun
yağmasını bekleyemeyecek kadar ne acelemiz olabilir. ve birkaç soru da siz
sorun. içinizden. yaza da bilirsiniz fakat umarım benden daha imlalı. yoksa
okumam. hatır gönül için okusam bile kötülerim. en baştan söyleyeyim.
hazır ayrımlar yapmaya başlamışken ve bana
göre en kolay yazım şekli bir şeyi beşe filan bölmekten geçiyorken. bir ayrım
daha yapayım. sabrınıza saygı duyuyorum ve tam da burada bunu belirtme ihtiyacı
hissediyorum. şahane bir insan ya da bu manyak daha ne kadar saçmalamış
olabilir diye merak duyan birisiniz. ya da başladığı her işi bitiren son derece
ilkeli bir karakter timsali. her şey olabilir. ihtimal çok. tane tane tespit
yapmak zor. teker teker daha kolay. bunu yazmıştım. dikkatli olanlar zaten
anlamıştır. neyse. yazılan şeyleri ikiye ayırıyorum ben. başkaları okusun diye
yazılanlar. ki bunlara sesleniş diyorum. bir de son derece popüler bir pasajda
da belirtildiği üzere yazmasam deli olacaktım yazıları. bunlara da haykırış
diyorum. seslenmek güzel. kolay. basit. ve en önemlisi de yıpratıcı değil.
mesela bu yazının tamamı sesleniş. başkası okusun diye yazılmış bir şey.
başkaca bir amacı yok. vakit geçiyor hem. çayımı bitirdim otobüs bekliyorum. ve
bu esnada yazım işine devam ediyorum. attığım her adımı da anlatabilirim ancak
şu anda gerek duymuyorum. ve evet. haykırmak insanı çok yıpratıyor. daha da
kötüsü. kendince haykırdığın zaman başkası gelip bu haykırışta kusur bulma
cür'eti gösteriyor. bir odada tek başınıza ağlıyorsunuz. karanlık. küçük bir
oda. birisi kapıyı tıklatıp diyor ki. usulüne uygun ağlamıyorsun. ya da öteki
geliyor çok sessiz ağlıyorsun biraz daha sesli ağla. şimdi bunlara ne denir.
sadece. ki bu da çok nadir. sen anlamazsın. başka söze gerek yok. gelip de
haykırış türü yazılara bik bik yorum yapanlara ayar oluyorum. demek ki hiç
haykırmamış diyorum. haykıramamış. üzülüyorum. üzmeyin beni.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder